7. Sınıf Sosyal Bilgiler Deneme Testi

Soru bankası tadında soruları görmek istiyorsanız, aşağıdaki testi çözmelisiniz. Soruları çözdükten sonra test hakkındaki görüşünüzü yazmanız bizi mutlu edecektir.\r\n\r\n

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Deneme Testi

Deneme Testinde başarılar diliyoruz.
Başla
Tebrikler - 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Deneme Testi adlı sınavı başarıyla tamamladınız.rnrnSizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.rnrnHakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Geri dön
Tamamlananlar işaretlendi.
12345
678910
Son
Geri dön
\r\n\r\n \r\n\r\n 

ATATÜRK VE İLETİŞİM

7. sınıf Sosyal bilgiler dersi iletişim ve insan ilişkileri konu anlatımı ve özeti.\r\n\r\nAtatürk, çocukluk yıllarından itibaren okumaya, bilime, bilgiye büyük önem vermiştir. Öğrencilik yıllarından itibaren bir yandan öğrenirken, bir yandan da edindiği bilgileri paylaşmaya dönük çabalar içinde olması, Atatürk’ün iletişime verdiği önemi göstermektedir.\r\n\r\nAtatürk’ün Dünya çapında bir lider olmasını sağlayan özelliklerin başında çağdaş ve profesyonel iletişim politikası gelmektedir. Atatürk, her zaman basının gücüne ve basın özgürlüğüne inanmıştır. Atatürk, memleket meselelerini tartışırken, fikirlerini geniş kitlelere yaymak için gazetelere mülakat vermiş, gazete ve ajans kurulmasına öncülük etmiştir. İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgalinden dört gün sonra 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkarak Millî Mücadele’nin meşalesini tutuşturan Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’da giriştiği kurtuluş hareketinin sesini duyurmak amacıyla çeşitli girişimlerde bulundu. 4-11 Eylül 1919 tarihlerinde toplanan Sivas Kongresi’nde alınan kararların duyurulması amacıyla adını kendi koyduğu İrade-i Millîye\r\nGazetesi’nin 14 Eylül 1919’da yayınlanmasını sağlayan Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelişinden hemen sonra, ilk işlerden biri olarak gazete konusuna el attı. 10 Ocak 1920’de Hakimiyet-i Millîye Gazetesi’nin yayın hayatına başlamasına\r\nöncülük etti.\r\n\r\nİstanbul’un 16 Mart 1920*de resmen işgali ve Meclisi Mebusan’ın kapanması üzerine Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da toplanacak meclis için seçim yapılmasını bir yazı ile 19 Mart’ta illere, komutanlıklara bildirdi. Artık İstanbul’da kalınamayacağını gören bazı aydınlar da bir süredir Millî Mücadeleye katıl- İstanbul’un 16 Mart 1920’de resmen işgali ve Meclisi Mebusan’ın kapanması üzerine Mustafa Kemal\r\nPaşa, Ankara’da toplanacak meclis için seçim yapılmasını bir yazı ile 19 Mart’ta illere, komutanlıklara bildirdi. Artık İstanbul’da kalınamayacağını gören bazı aydınlar da bir süredir Millî Mücadeleye katılmanın yollarını aramaktaydı. Bu gelişme, Anadolu Ajansı’nın kuruluşunu da sağlayacaktı.\r\n\r\nAnkara’ya doğru yola çıkan iki ayrı kafilede yer alan\r\nYeni Gün Gazetesi’nin sahibi Yunus Nadi (Abalıoğlu)ile gazeteci yazar Halide Edip (Adıvar), 31 Mart’ta Geyve’de buluştular. Trenle yollarına devam eden “millîci” iki aydın, Geyve – Akhisar (şimdiki adıyla Pamukova) istasyonundaki mola sırasında Ankara’ya gider gitmez ilk iş olarak “bir ajans teşkilatı” kurulmasının gerekliliğini görüştüler. Yunus Nadi ve Halide Edip, ajansın adını konuşurlarken; “Türk,”\r\n“Ankara,” “Anadolu” seçenekleri arasından “Anadolu Ajansı”nda karar kıldılar.\r\n\r\nAnadolu Ajansı’nın iç ve dış dünya haberleri, 12 Nisan 1920’den itibaren, Mustafa Kemal’in, Halide Edip’e OsmanlI Bankası’ndan temin edeceğini vaat ettiği daktilo makinesiyle yazılarak, “Anadolu Ajansı Tebligatı’’ başlığı altında kamuoyuna duyuruldu.\r\n\r\nKısıtlı olanaklarına karşın, kısa zamanda, küçümsenemeyecek ölçüde başarılı çalışmalar ortaya koyan Anadolu Ajansı’nın birinci görevi halka siyasi olaylar hakkında bilgi vermekti. Çünkü o dönemde halk arasında uydurma haberler yayılmaktaydı. Anadolu Ajansı, ilk yayınlarıyla bunun önüne geçilmesinde\r\nbüyük yararlar sağlamıştır.\r\n\r\nAtatürk, Anadolu Ajansının kurulmasından sonra o günkü haberleşme sistemlerindeki gelişmeleri görmüş ve Türkiye’de de modern bir haberleşme sistemini kurmaya karar vermişti. Bu amaçla yasal çalışmalar tamamlanarak 1925 yılında çıkarılan “Telsiz Tesisi Hakkında Kanun” dan iki yıl sonra ülke genelinde bir telsiz şebekesi kurulmuştur. Bu şebekeyle yurt içi ve yurt dışındaki merkezler arasında haber bağlantısı sağlanmıştır.\r\n\r\nKRONOLOJİ\r\n\r\n4 Eylül 1919: İrade-i Millîye Gazetesi kuruldu.\r\n\r\n10 Ocak 1920: Hakimiyet-i Millîye Gazetesi kuruldu.\r\n\r\n6 Nisan 1920: Anadolu Ajansı kuruldu.\r\n\r\n7 Ekim 1920: Ceride-i Resmiye (Resmî Gazete)\r\nyayın hayatına başladı.\r\n\r\n19 Şubat 1925: Telsiz tesisi hakkındaki kanun çıktı.\r\n1927: Telsiz telaraf vericileri hizmete airdi.\r\n\r\n \r\n\r\n \r\n\r\n 

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemizde Nüfus Konu Anlatımı

İnsanın diğer varlıklardan farklı olarak gruplar hâlinde ve sosyal topluluklar olarak yaşama zorunluluğu vardır. İşte insanın yaşadığı bu topluluklar nüfus olarak ifade edilir. Daha geniş bir ifadeyle nüfus, belli bir alanda yaşayan insan sayısını ifade eder. Bu alan bir ülke olabileceği gibi bölge, şehir hatta köy olabilir. Ancak her yerin nüfusu aynı değildir.\r\n\r\nBazı yerlerde nüfus daha yoğun, bazı yerlerde daha seyrektir. Sınırları belli bir alanda yaşayan nüfusun, alanın toplam yüz ölçümüne olan oranı aritmetik nüfus yoğunluğunu verir. Başka bir deyişle aritmetik nüfus yoğunluğu kilometre karaye düşen insan sayısıdır. Örneğin, Türkiye’nin aritmetik nüfus yoğunluğu 2000 yılı genel nüfus sayımına göre 88,1 kişidir.\r\n\r\nTürkiye nüfus miktarı yönünden Dünya’da fazla nüfusa sahip ilk 15 ülke arasına girer. Ancak nüfusumuz ülkemizin yüz ölçümü ile birlikte ele alınacak olursa, ortaya çıkan nüfus yoğunluğu değeri bakımından kalabalık olmayan ülkeler arasındadır. Bir yerin iz düşüm yüz ölçümü; arazideki yükseklikler ve çukurluklar dikkate alınmadan, her yer düzlük kabul edilerek yapılan hesaplamalar sonucu elde edilir. Gerçek yüz ölçümü ise bu yükseklik ve çukurluklar dikkate alınarak hesaplanır. Türkiye’nin iz düşüm yüz ölçümü 769 604 km2, iken gerçek yüz ölçümü 814 578 km2 dir.\r\n\r\nTÜRKİVE’DE NÜFUSUN COĞRAFİ DAĞILIŞI\r\n\r\nYurdumuzun nüfus yoğunluğu 88,1 kişi/km2 olsa da bu ortalama bir değerdir. Bütün bölgelerimizde\r\nya da illerimizde nüfus yoğunluğu aynı değerde değildir. Başka bir deyişle yurdumuzda nüfus dağılımı eşit değildir. Örneğin, yurdumuzun en yoğun nüfuslu ili olan İstanbul’un nüfus yoğunluğu 1928 kişi/km2 iken, yurdumuzun en seyrek nüfuslu ili\r\nolan Tunceli’nin nüfus yoğunluğu 13 kişi/km2 dir. Türkiye nüfusunun her yerde aynı yoğunlukta olmamasında çeşitli faktörler etkili olmuştur. Bu faktörler doğal faktörler (yer şekilleri, iklim, bitki örtüsü, toprak verimliliği ve su kaynakları) ile beşerî ve ekonomik faktörler (sanayileşme, tarım, ulaşım vs.) dir.\r\n\r\n \r\n\r\n1. DOGAL FAKTÖRLER\r\n\r\nÜlkemizdeki nüfus dağılışı üzerinde en etkili doğal faktörler yer şekilleri ve iklim özellikleridir.\r\n\r\n1. Yer Şekilleri\r\n\r\nÜlkemizin başlıca yer şekillerini dağlar, ovalar, platolar ve vadiler oluşturur. Bu yer şekilleri içinde en geniş yer tutan dağlardır. Dağların bulunduğu alanlar sarp (oldukça dik) olup\r\nülke arazisinin yaklaşık % 62,5’ini oluşturur. Bu alanlarda toprak erozyonunun şiddetli olmasından dolayı tarıma elverişli topraklar yok denecek kadar azdır. Tarım ancak taraçalarda yapılır. Toprak örtüsünün çok ince olduğu bu arazilerde daha çok hayvancılık ve ormancılık faaliyetleri yapılmaktadır. Nüfus yoğunluğu çok düşük olan illerimizde yer şekillerinin büyük bölümü dağlıktır.\r\n\r\n2. BEŞERÎ UE EKONOMİK FAKTÖRLER\r\n

    \r\n

  1. Ulaşım
  2. \r\n

\r\nÜlkemizde ulaşım olanaklarının gelişmiş olduğu bölgelerde nüfuslanma fazladır. Kara, deniz, hava ve demir yolu gibi her türlü ulaşım olanağına sahip illerimizin nüfusları kalabalıktır. İstanbul, İzmir gibi. Ulaşım olanaklarının geliştiği şehirlerde sanayi, ticaret, turizm, eğitim, sağlık vs. gibi faaliyetler gelişir. Böylece çevreden buraya gelen nüfus miktarı artar.\r\n

    \r\n

  1. Sanayi
  2. \r\n

\r\nUlaşım olanaklarının gelişmesine bağlı olarak sanayinin geliştiği şehirlerde iş olanakları fazladır. Bu durum, kalabalık nüfuslu sanayi şehirlerinin oluşmasına neden olur. Ülkemizde sanayi faaliyetlerinin en yoğun olduğu şehirler; İstanbul, Kocaeli, Adapazarı, İzmir, Ankara, Bursa, Adana ve Gaziantep’tir.\r\n

    \r\n

  1. iklim Özellikleri
  2. \r\n

\r\nÜlkemizde batıdan doğuya doğru gidildikçe yükselti ve karasallık artar. Bu durum sıcaklık ve yağış ortalamalarının düşmesine neden olur. İklim özelliklerinin bu şekilde sertleşmesi başta tarım faaliyetlerini olumsuz etkiler. Buna bağlı olarak iç kesimlerde yer alan bölgelerimizde nüfuslanma daha azdır. Doğu Anadolu’nun en az nüfuslu bölge olmasında yer şekillerinin yanı sıra sert iklim özelliklerinin de etkisi vardır. Buna karşılık sıcaklık ve yağış değerlerinin\r\ndaha yüksek olduğu kıyı bölgelerimizde nüfuslanma iç bölgelerimizden fazladır.\r\n

    \r\n

  1. Tarım
  2. \r\n

\r\nCumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde sanayi faaliyetlerinin gelişmemiş olması nedeniyle ülke ekonomisi daha çok tarıma dayalıydı. Bu nedenle illerimizin birçoğu tarım faaliyetlerinin yapılabildiği ovalık ve düzlük alanlarda kurulmuştur. Günümüzde sanayinin gelişmesiyle birçok ilimiz sanayi şehri durumuna gelmiştir. Birçok ilimizde tarım faaliyetleri yapılmakla birlikte ekonomisinde tarımın ağırlıkta olduğu illerimiz (Karaman, Amasya, Kırklareli, Çorum, Tokat, Nevşehir vs.) de bulunmaktadır. Ancak bu illerimizde iş olanakları sınırlı olduğundan, il dışına göçler olmaktadır.\r\n

    \r\n

  1. Turizm
  2. \r\n

\r\nÜlkemiz ekonomisine döviz girdisi sağlaması yönüyle turizm faaliyetleri de nüfusun dağılışı üzerinde etkilidir. Bazı il ve ilçelerimizin nüfuslanmasında turizm faaliyetlerinin önemli bir etkisi vardır. Bu şehirlerin büyük bölümü Ege ve Akdeniz kıyılarında yer alır. Antalya, Bodrum, Kuşadası, Marmaris, Fethiye, Ürgüp vs. Bu şehirlerin nüfusları turizm faaliyetlerinin yoğun olduğu yaz aylarında önemli oranda artar.\r\n

    \r\n

  1. Madencilik
  2. \r\n

\r\nTürkiye’de kömür, bakır, petrol vs gibi yer altı kaynaklarının yoğun olarak çıkarıldığı bölgelerde madencilik faaliyetleri gelişmiştir. Örneğin, önceleri küçük bir köy durumunda olan Zonguldak, taş kömürünün bulunmasıyla önemli bir maden şehri durumuna gelmiştir. Bu durum ilin göç almasına ve nüfusun hızla artmasına neden olmuştur. Diğer önemli maden şehirlerimiz; Batman, Soma (Manisa), Murgul (Artvin) ve Tavşanlı (Kütahya) dır.\r\n\r\n \r\n\r\n \r\n\r\n \r\n\r\n \r\n\r\n \r\n\r\n 

İletişim ve İnsan İlişkileri Konu anlatımı

7. sınıf Sosyal bilgiler dersi iletişim ve insan ilişkileri konu anlatımı ve özeti.\r\n\r\nİLETİŞİM “BENİMLE” BAŞLAR\r\n\r\nİnsan birçok özelliğiyle toplumsal bir varlıktır. Bu özelliklerinden biri de iletişim kurma yeteneğidir. İnsandaki bu yetenek kendi duygu ve düşüncelerini başkalarına aktarma isteğiyle ilgilidir. Bu istek insanı iletişim kurmaya iter. Çünkü iletişim kendini, ihtiyaçlarını, ne istediğini anlatabilmek ve karşısındakini, onun ihtiyaçlarını, ne istediğini anlayabilmektir.\r\n\r\nİnsanlık tarihinin ilk dönemlerinde iletişim, sesler ve bu seslerin bedensel hareketlerle desteklenmesi şeklinde başlamıştır. Bunu ilkel resimler ve çizgilerle anlatım takip etmiştir. Daha sonraki süreçte konuşma dilinin ortaya çıkması ve yazının icadıyla insanlar arasındaki iletişim daha çok sözlü ve yazılı ifade biçimi şeklinde olmuştur.\r\n\r\nİletişimde iletiler (mesajlar) sözlü ya da sözsüz gönderilir. Sözsüz iletiler jestler, tavırlar, mimiklerdir. Günümüzde insanlar arasındaki iletişim temelde konuşmaya dayanmaktadır. Ancak konuşmak iletişimin araçlarından sadece biridir. Konuşma olmadan da karşımızdakine bir şeyler iletebiliriz. Beden dili (jestler, tavırlar, mimikler vs.) ya da sessiz kalma gibi.\r\n\r\njest-mimik\r\n\r\nİletişim jest, mimik ve tavırlar gibi sessiz mesajlarla da yapılabilir.\r\n\r\n \r\n\r\nİnsanlar arasındaki iletişimde konuşma dilinin kullanımı oldukça önemlidir. Konuşma biçimi insanları birbirine yakınlaştırarak iletişimi güçlendirdiği gibi, insanlar arası iletişimi kısa sürede bitirebilir. Örneğin, sabahları anne, baba, kardeş ya da öğretmenimize “Günaydın !” demek, bu kişilerle olan iletişimi başlatmanın en kolay yoludur. Ancak bir iletişim anında ağzımızdan çıkacak bir söz karşımızdaki kişiyi kırmamıza neden de olabilir. Bu nedenle kendimizi ve çevremizi tanımak ve anlamak iletişimi başlatmanın ilk aşamasıdır. İyi iletişim kurmak, bizim her bakımdan mutlu olmamızı, daha çok kazanmamızı, dolu dolu yaşamamızı sağlar. Bakkalınızın sizi donuk ve ifadesiz bir yüzle karşıladığını, siz soru sorarken size odaklanmak yerine sağa sola bakarak cevaplar verdiğini düşünün. Siz ne kadar kendinizi rahat hisseder ve sizinle ilgilendiğini düşünürsünüz? Aynı şekilde okulda arkadaşlarınızın ya da bir büyüğünüzün devamlı sizi terslediğini düşünün. Okul arkadaşınız ve söz konusu büyüğünüz sizin için sevilmeyen biri olacaktır.\r\n\r\nKırıcı ifadelerden kaynaklanan bir iletişimsizlik örneği:\r\n\r\nLise ikinci sınıf öğrencisi Emre’nin okul çıkışında, eve gelmesi gereken saatten geç bir saatte gelmesi üzerine geçen olay.\r\n\r\nAnne: Neredesin bu saate kadar? İnsan bir haber verir.\r\n\r\nEmre: Neden bu kadar kızdığını anlamadım. Ben çocuk yaşta değilim. Benim de eğlenme hakkım var.\r\n\r\nKİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI\r\n\r\nGünümüzde iletişimin önemli bir boyutu da kitle iletişim araçlardır. Kitle iletişim araçları, toplumun geniş kesimlerine ileti (mesaj) dağıtan araçlardır. Bu araçlar iletileri yazılı olarak ve görsel olarak iletenler olmak üzere iki grupta toplanır. Yazılı basın olarak ifade edilen kitle iletişim araçları; gazete, kitap, dergi, broşür vb. araçlardır. Görsel ya da sesli basın olarak ifade edilen kitle iletişim araçları; sinema, film, radyo, televizyon, plak, kaset, CD, bilgisayar (internet) vb araçlardır. Kitle iletişim araçları sayesinde Dünya’daki gelişmelerden, çeşitli bilgilerden anında haberdar olunabilmektedir. Kitle iletişim araçlarıyla iletişim, insanlarla birebir etkileşimi ortadan kaldırmakla birlikte kişilerin anında evrensel mesajlara ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Bu sayede farklı kültürler, farklı yaşam biçimleri tanınmakta ve toplumlar birbirine\r\nyakınlaşmaktadır.\r\n\r\nYayınları ile belirli bir süreklilik ve düzenlilik gösteren kitle iletişim araçları, toplumda kendilerine karşı bir talebin oluşmasına neden olurlar. Bu talep, zamanla alışkanlığa, hatta ihtiyaca dönüşür. Kitle iletişim araçları ile aktarılan iletiler, belge niteliği ve değeri taşıdığı için inandırıcılık ve alıcıyı ikna etme özelliğini de kazanmaktadır. Özellikle radyo ve televizyon, iletiyi olay anında aktarabilme özelliğine sahiptir.\r\n\r\nSonuç olarak kille iletişim araçları bilgi, görüş, duygu ve düşüncelerin paylaşılmasını sağlayan; insanın anlama, anlatma, öğrenme ve eğitim görme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan; insan ilişkilerini değiştirip geliştiren en etkin iletişim araçlarıdır.\r\n\r\n